bir köy kahvesinde masanın üstünde tavşan kanı bir çay bu kez onu karıştırıyorum hayatımı değil boktan bir seyahat ekinden bulduğum bu yerde
hiç bir şey çekmiyor ama canım hala seni çok çekiyor orman kaçkını gibi görünüyorsun oğul dedi hırıltılı bir ses sigaradan sararmış bıyıklarının altından
denim amca bilhakis betonlardan kaçtım ayıp oldu size de böyle hipi gibi günlerdir burlardayım
senin kalbin küçülmüş ama buralar büyütmez dedi kaçmakla olmaz dönüp savaşmalısın yoksa savaşı hep yanında taşırsın
dedim haklısın amca ama kalp kırılınca?
bak şu ormanda her türlü zehirli şey var ama seni zehirlemez o koca şehir gibi dedi ama seni zehirlemez geldiğin o koca şehir gibi
bir sigara yaktı bana da uzattı, gülümsedim dedim ‘’bu da zehir ama amca’’ dedi haklısın oğul ama kalp kırılınca?
dedim haklısın amca ama kalp kırılınca?
karanlık olmadan ben yoluma düşeyim karartmış sen içini çoktan dedi bir yağmur ye, birini bul yeniden sev temizlen dedi
dedim haklısın amca, ama kalp kırılınca?
arabanın tekerlekleri yavaş yavaş şehre doğru dönüyordu sanki koca bir yaz bir anda kışa dönüşüyordu
radyo çekmeye başladı, yine arabesk şarkılar yine çirkin sesler ama haklısın amca